26 Ekim 2011 Çarşamba

Deprem ve Van


Gerçekten bu son ay çok fazla acı çektik. Bizim oturduğumuz yerde gönlümüz sızlarken doğuda yaşayanlar , çocukları doğuda askerlik yapanlar , doğulu olup gurbette olanlara Allah kolaylık versin.Her ne kadar terör olaylarını bu konu içinden ayrı tutmaya çalışsamda malum yaşanan olayların bir kısmı içine çekti.Farkındasınız dimi askerimiz doğuda ne kadar çok şeyle mücadele ediyor.Yılmıyor ayırt etmiyor.Biz burda oturduğumuz yerde ayırt ediyoruz.Kınıyoruz beddua ediyoruz.Kimse çıkıpta orda ölenler pkklı oh oldu demesin çünkü değiller.Hepsi birer yurttaş ve devletinden yardım bekliyor hani o trenlere taş atan çocuklara bugün Türk olduklarını anlatamazsak ne zaman anlatıcaz bugün orda yurttaşıma yardım etmem diye zaten Türkiyeyi gözünde bölmüştür ve en büyük bölücü odur bence.Türkiyenin her yerinden yardımlar toplanıyor herkes bişeler yapma peşinde Marmara depremini yaşayan herkes bilir içecek bir suyun bulunmadığı bir ortam oluveriyor dünya biranda.Şimdi size bir hikaye anlatacağım aynen kopyala yapıştır yapıyorum;

deprem olur olmaz van'a kazak, bot, mont gibi eşyalar gönderirken montun cebine "geçmiş olsun kardeşim, ben de gölcük'te senin şu an yaşadıklarını yaşadım. maddi manevi ne sıkıntın olursa bana 05xxxxxxxxx numaralı telefondan ulaşabilirsin, hiç çekinme." yazılı bir kağıt koyulduğundan 3 gün sonra gelen mesaj:

"allah razı olsun kardeşim. şu an gönderdiğin montla ısınıyorum. sana söz bir gün sen düşersen ben de seni kaldıracağım."




İşte yurttaşlık kardeşlik bu olmalı 1000 yıllık dostluk bu olmalı öle Müge Anlı gibi çıkıp aklına ilk geleni söylemekle olmaz bu işler nitekim bu hayırsız deprem daha sonra hayırlara vesile olup bu terör denilen dış mihrakların fitilleyip içimizdeki kansızların uygulamaya çalıştığı belayı def eder ve güzel ülkemize tekrar huzur kavuşur.İnşallah.Birde gericiler var yine depremi değerlendirmek için ortaya çıktılar.Deprem Vanda eğitim gören üniversite öğrencilerinin fuhuş yapması yüzünden olmuşmuş diyerek sokaklarda insanları galeyane getirme teşeppüslerinde bunuyorlarmış.Bir aklı selimde çıkıp bir şey dememiş bu sözde din adına çalışıp dinin bütün kurallarını ezen kişilere.Namaz kılmak ,oruç tutmak , hacca gitmek , zekat vermek , kurban kesmek bunların İslamın 5 şartı fakat yasaklanan şeylerde var zina sen orda birine zina yaptı diyerek diğer yasak olan bir şeyi yapıyorsun iftira ve iftiranın tek affı iftira ettiğin kişilerin hakkını helal etmesi.Orda fuhuş yapıyor bunlar diyerek halkı galeyana getirdiktikden sonra ordaki öğrencilerin helalliğini nasıl alcaksın be arkadaş soruyorum orda okuyan masum öğrencilerin okumasını engelliyince cennetlik mi olucaksın sanıyorsun.Ey Allahım sen kimseyi akıldan mantıktan yoksun bırakma.Pek dağınık bir yazı oldu bir anlık istek ile gönlümden geçenleri yazıya döktüm umarım beni anlarsınız.

25 Ekim 2011 Salı

Yeni Trendler : "photography" ve Ara GÜLER

Ne çok sevildi dimi bu kelime "photography". Eline fotoğraf makinası alan doğa , kedi , köpek çekip çekip yayınlamaya başladı.Günümüzün gözde mesleği oldu resmen hani 2008'lerde dersanelerde 4 senelik kazanıp tercih yapıcak kişilere Lojistik yaz gözde meslek işssiz kalmazsın diyip sonra bu arkadaşlarımın bir kamyon şöförü kadar bişe öğrenmeden mezun olup işssiz kalması gibi iyi fotoğrafçı olursan klip çekersin vs vs.Açık konuşucam bir bok çekemezsin kardeşim artık vesikalığı bile 2 dakikada çekip veriyorlar senin çektiğin fotoğraf ne gider Sabancı Müzesinde yayınlanır nede bir dergide , millet bunun okulunu okuyor da oraya photography yazamıyor.

Şimdi size gerçek bir fotoğrafçıdan bahsedeyim önce onunla nasıl tanıştığımı yani varlığını nasıl öğrendiğimi anlatim.Geçen haftalarda arkadaşlarla kültür oyunu denen oyunu oynuyoruz.Zar atılıyor kart çekiliyor piyonun durduğu yerdeki renge göre kartın üzerinden soru soruluyor falan fişman işte.Biz bir kişi eksiktik ordan geçen arkadaşım Ali Osmanı görünce davet ettim oda oturdu ve bize katıldı ve onunla tanışmamı sağlayan soru geldi 1996 da sergi mergi bilmemne gibisinden yapan fotoğrafçımız kimdir karşı taraf seviniyordu bilemezler diye çünkü kendileride bilmiyordu derken bizden Ali Osman "Ara GÜLER" dedi ve karşı taraf şok içinde bende bilmezdim ilk kez duymustum sanırım o ismi cevap doru nerden biliyorsun falan Ali Osmana sorular derken.Herkesin tanıdığı Taksimde mekanı olan bir fotoğrafçı olduğunu söledi.Her ne kadar bende konuyla pek ilgim olmasada adı aklımda kaldı ve aksam kimdir diye bir aratıp okuma gereği duydum şimdi nacizane benden Ara Güler tanımı.

Şu tarihte doğdu şurda okudu gibisinden tanımlar yapmıyacam tarihçi yada biyografi yazan biri değilim.Bu amcamız amca diyorum çünkü şu günlerde 84 yaşında bulunuyor Türkiyenin yetiştirmiş olduğu en büyük fotoğrafçıymış diyebiliriz.Geçenler de "bizim zamanımızda fotoşop yoktu" diyerek tepkisini dile getirmiş bir nevi benim düşündüğümü savunmuştur bu değerli insan.Düşünsenize analog makinalar deneme yanılma yöntemi yokdenecek kadar az makina sıkıntı poz sıkıntı banyo sıkıntı böle bir dönemde fotoğrafçılık yapmış bu amca ve hakkıyla yapmış.İngilterede yayınlanan Photography Annual dergisi onu dünyanın en iyi 7 fotoğrafçısı arasında göstermiş , Bertrand Russel , Winston Churchill , Arnold Toynbee , Picasso , Salvador Dali gibi birçok ünlünün fotoğrafını çekmiş ve çektiği fotoğrafların büyük bölümü Almanya , Fransa , ABD de müzelerde sergilenmektedir.Bu adam o zamanın koşullarıyla bunları başarmışken isyanda haklıdır.Evkurdan aldığın fotoğraf makinasıyla 2 fotoğraf çekip onunla fotoşopta oynayıp kendini Facebook gibi fotoğraf adına amatör fotoğraf dolu bir sitede fotoğrafçı ilan edilen bir dünyada onun yeri ayrıdır ve bu sebeple artık fotoğraf çekmemektedir.Fotoğraf çekerken öle ahım şahım mekanlar aramamıştır bu amca Süleymaniye camisinin avlusunda oturan aileyi kırmaz ve fotoğraf çeker ve fotoğraf basılınca baba "aaa hanım bak ne güzel çekmiş amca" der ve o hep o güzel çeken amca silüetinde kalmak ister.